Süt, her zaman sağlıklı ve yararlı bir algı yaratıyor. Her gün bir bardak süt içmenin her yaştan insana iyi geldiği düşünülüyor. Ancak her süt gerçekten de sağlıklı mı? Son yıllarda sağlıklı beslenme ve doğal olanı tercih etmek konusunda ki artan bilinç, sütün de analiz edilmesine öncü oluyor. Böylelikle karşımıza şaşırtıcı gerçekler çıkıyor. İşlenmiş gıda kategorisine giren ve market raflarını dolduran pastörize süt, sütün yararlı algısını tamamen yıkıyor. Sütün raf ömrünü uzatmak ve içerisindeki bazı zararlı bakterileri yok etmek için yapılan pastörizasyon işlemi, sütün yararını da ortadan kaldırdığı gibi sağlığa zarar verebilecek durumları da ortaya çıkarıyor. Böylelikle süt, yararlı değil ama pasif olmaktan öte zararlı bir yapıya bürünüyor. Bu durumda da pastörizasyon işleminin süte etkileri ve doğal olarak sağlığa etkileri neler, bu popüler süt seçenekleri dışında kalsiyum ihtiyacı için neleri tercih etmeliyiz soruları da cevaplanması gereken asıl sorular oluyor.
Pastörize Sütün Zararları Neler?
Uzun ömürlü diye bildiğimiz pastörize sütler, bir tüketim çılgınlığının ürünü olarak hayatımızda yer alıyor. Büyük firmalar, pastörizasyon işlemini sütün içerisindeki zararlı bakterileri yok etmek için yaptığını savunurken aslında altında farklı bir sebep yer oluyor. Raf ömrü yüksek olan bir süt üretimi yapmak, firmalar için daha karlı oluyor. Ayrıca bu işlem sonrasında sütün yapısındaki değişimde düşünüldüğünde bu çıkar düşüncesi daha da iyi anlaşılıyor.
Pastörizasyon işlemi sırasında sütün içerisindeki zararlı bakteriler yok olurken yararlı bakteriler ve besin değerleri de ya yok oluyor ya da değişime uğruyor. Yani kalsiyum deposu diye bilinen sütler, vücudun kalsiyum ihtiyacını karşılamıyor. Sadece vücudun ihtiyaçlarını karşılamamak da değil, değişen yapısından dolayı vücut sütü, süt olarak değil yabancı bir madde olarak algılıyor. Bu da vücudun bu yabancı maddeye savaş açmasına ve bağışıklık sisteminin tahrip olmasına sebep oluyor.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar bu zararları destekler nitelikte sonuçları ortaya çıkarıyor. 1930’larda Dr. Francis M. Pottenger tarafından kediler üzerinde yapılan 10 yıllık araştırma, çiğ süt ile pastörize sütün etkilerini açıkça ortaya çıkarıyor. Çiğ süt ile beslenen kediler büyüyüp sağlıklı ve aktif bir şekilde hayatlarına devam ederken pastörize süt ile beslenen kedilerde kısa süre sonra durgun halin ve normalde insanlarla ilişkilendirilen kalp krizi, böbrek yetmezliği, tiroit bozukluğu, solunum rahatsızlıkları, diş kaybı, kemik zayıflığı, karaciğer iltihabı gibi kronik rahatsızlıkların ortaya çıktığı görülüyor. Açıkçası sütü çok seven kediler de bile bu denli problemlere yol açan işlenmiş süt, hayatımızda bir tehlike olmaya devam ediyor.
Kalsiyum İhtiyacı Nasıl Karşılanmalı?
Sütün çokça tüketilmesinin ve sağlıklı olarak düşünülmesinin altında yatan neden; kalsiyum ihtiyacı olarak biliniyor. Vücudun, özellikle kemiklerin sağlığı için önemli yere sahip olan kalsiyum kaynağı olarak süt, önde gelen bir isim olmayı başarıyor. Ancak pastörize sütler, işlem sırasında kalsiyum yapısını kaybettiği için bu düşünce üzerinde tekrar düşünülmesi gerekiyor.
İşlenmiş sütlerin kalsiyum yapısını kaybettiğinin en büyük kanıtı, Amerika’dan geliyor. Pastörize süt sanayisinin oldukça geliştiği Amerika’da süt tüketiminin de aynı oranda fazla olduğu biliniyor. Ancak böylesi bir tüketime rağmen Amerikalı kadınlara bakıldığında Dünya’daki en yüksek sayıdaki kemik erimesi vakasına sahip oldukları ortaya çıkıyor. Bu denli süt tüketimine rağmen ortaya çıkan bu sorun da pastörize sütten kaynaklanıyor. Besin değerlerini kaybetmiş pastörize süt tüketimi, kalsiyum ihtiyacını karşılamıyor.
Kalsiyum için en etkili kaynak olan süt, işlevini yerine getirmeyince kalsiyum için ne tüketilmesi gerektiği sorusu ortaya çıkıyor. Son yıllarda besinlerin içeriğini daha iyi bilinmesi sonucu, pek çok kalsiyum kaynağı da kendini gösteriyor. Yeşil yapraklı sebzelerin çoğunda kalsiyum olduğu görülürken badem de yüksek kalsiyum içeriği ile oldukça dikkat çekiyor. Çiğ bademden yapılan badem sütleri de bulunduğu için bu besin, sütün yarattığı boşluğu da doldurabiliyor. Bu bilindik besinler dışında kelp ismindeki bir tür deniz yosunu da, saf kalsiyum içeriği sayesinde kemik sağlığına korumaya yardımcı oluyor. Kapsül şeklinde bulunabilen kelp takviyeleri, kalsiyum desteği almak isteyenler için çözüm odaklı ve sağlıklı bir alternatif sunuyor.