Beslenme rutinimizdeki en önemli besinlerden biri olan buğdayın yapısında yaklaşık olarak 30 farklı protein çeşidi vardır. Bu proteinlerden biri de glütendir. Glüten sadece buğdayda değil arpa, çavdar ve yulaf gibi tahılların yapısında da vardır. Ekmek, pizza, kek ya da kurabiye gibi ana maddesi olan bu tahıllardaki glüten, hamurun kabarmasını sağlar. Ayrıca yiyeceklerin raf ömürlerini de uzatan protein olarak bilinir. Tabii büyük büyük atalarımızın zamanında üretilen buğdaydaki glüten miktarıyla şimdiki buğdaylarda bulunan glüten miktarı aynı değildir. O dönemlerdeki tahıllarla bizlerin yedikleri ne yazık ki eş değer bile değiller. Özellikle de son yıllarda kuraklık nedeniyle buğdayın yapısında genetik değişikliklere gidildi ve bu da buğdayı ucuzlaştırdı. Bu değişiklik glüteni de vücudumuzun neredeyse sindiremeyeceği bir yapıya getirdi. Böylece de glüten ağırlıklı beslenme, vücudumuzda rahatsızlıklara sebep olmaya başladı.
Glütensiz beslenmek zor değil
Glütensiz beslenme, günümüzdeki haline gelmeden önce çölyak hastalığını tedavi amacıyla ve aynı zamanda glüten hassasiyeti olan kişilerin başvurduğu bir beslenme yöntemiydi. Ancak günümüzde herkes tarafından bilinen ve uygulanan bir yönteme dönüştü. Birçok insan içinse hala glüteni tamamıyla beslenme rutinlerinden çıkarmak çok zor. Buğday, arpa, yulaf gibi glüten içeren besinlerin hiçbirinin yenmediği bir diyet düzeni herkesi oldukça zorlayabilir ama aslında glütensiz beslenmek hiç de zor değil. Yapılması gereken tek şey, glütenli besinlerin yerini vitamin ve minerallerle dolu, bol lifli sebze ve meyvelerle doldurmak. Zaten şu anda birçok market ve restoran da glütensiz beslenme konusunda bilinçlenmiş durumda. Öncelikli olarak düşünce yapısını değiştirmek ve glütensiz bir bakış açısıyla hayata yaklaşmak gerekiyor. Çok sevdiğimiz hamur işi lezzetlerine karşı koymayı da öğrenmek zorundayız.
Glütenli besinlerin yeri doldurulabilir
Günlük hayatımızda yediğimiz glütenli besinlerin yerini doldurmak aslında çok kolay. Bizim alışkın olduğumuz her bir glütenli besinin bir muadili bulunuyor ve bunları bulmak artık çok kolay. Glütensiz beslenmeye başlamak için ilk olarak beyaz undan uzaklaşmamız gerekiyor. Hindistan cevizi unu, badem unu, fındık unu, kinoa unu gibi farklı unlar beyaz unun yerini çok leziz bir şekilde dolduruyor. Tabii yıllardır beyaz un yemeye alışmış olanlar için bu durum biraz zorlayıcı olabilir ancak yavaş yavaş geçiş yaparak bu dönem oldukça kolay atlatılabilir. Karabuğday, kinoa, chia tohumu gibi tahılları da beslenme rutininize aldığımızda glütenli birçok besinin yerini doldurmuş oluruz.